Hakan Tosun’a Ne Oldu?

Gazeteci, belgeselci, çevre/ekoloji savunucusu Hakan Tosun10 Ekim’den bu yana kayıp olarak aranırken, İstanbul Esenyurt’ta kimliği belirsiz kişilerce ağır şekilde darp edilmiş halde bulunmuş; hastaneye kaldırıldıktan 27 saat sonra ailesi tarafından kendisine ulaşılabilmiş, 14 Ekim’de ise beyin ölümü gerçekleşerek yaşamını yitirmiştir.
Her ne kadar kamuoyunda saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen iki kişinin tutuklandığı yönünde haberler yer alsa, saldırının nedeni, kayıp başvurusuna rağmen aileye geç bilgi verilmesi, olayın arka planı ve olası bağlantılar hala aydınlatılmış değildir. Hakan Tosun’un aile ve meslektaşları saldırının “basit bir adli vaka” değil ‘’planlı/organize’’ bir saldırı olduğuna dair kuşkularını dile getirmiş, kamera kayıtları gibi bazı delillerin güvenceye alınmadığı, hatta fail yakınları tarafından temin edildiğine dair ciddi bilgiler paylaşmışlardır. Yine soruşturmayı takip eden diğer gazetecilerin de tehdit edilerek baskı altına alınması endişe verici olup yalnızca Tosun’un değil, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışan basın mensuplarının da hedefte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu tablo, yalnızca bir basın emekçisinin yaşamına kast eden bir saldırı değil; aynı zamanda toplumsal yaşamı, çevreyi ve kamu yararını savunanların güvenliğine yönelmiş, ifade özgürlüğüne, basın hürriyetine, gazetecilik mesleğine ve kamuoyunun doğru bilgi alma hakkına yapılmış ağır bir saldırıdır. Hakan Tosun’un kaybı, cezasızlık ikliminin ve basına yönelik artan saldırıların ulaştığı vahim noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Saldırının üzerindeki sis perdesinin kaldırılması, “Hakan Tosun’a ne oldu?” sorusunun tüm yönleriyle yanıtlanması, hem ailesine hem de topluma karşı devletin sorumluluğudur.
AYHED olarak;
• Olayın tüm yönleriyle aydınlatılması, yalnızca faillerin değil olası azmettiricilerin ve bağlantıların da ortaya çıkarılması,
• Delillerin eksiksiz korunması ve bağımsız biçimde incelenmesi,
• Gazetecilere yönelik tehdit ve baskıların ciddiyetle soruşturulması,
• Soruşturmanın şeffaf yürütülerek kamuoyunun düzenli şekilde bilgilendirilmesi,
• Gazetecilerin yaşam hakkı ve güvenliğine dair yapısal önlemlerin ivedilikle alınmasının hukuk devleti olmanın asgari gereği olduğunu bir kere daha vurguluyoruz.
Bu vesile ile Hakan Tosun’un ailesine, yakınlarına ve basın camiasına başsağlığı diliyor, yetkilileri, hukukun ve adaletin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.



